Sağmal ineklerde ve düvelerde sıcaklık stresini azaltmak, süt kalitesini artırmak ve mastitis vakalarını önlemek için yönetim stratejileri.
505 Kere Okundu
Modern süt işletmelerinin karlılığı süt veriminin yükseltilmesiyle olur; bunun yanında hayvan sağlığını ve refahını, ineklerin tohumlanarak yılda bir defa gebe kalmasını ve 7 ay yüksek süt alınmasını unutmamalıdır. İneklere günde 2 defa, 3 defa hatta bazı işletmelerde 4 defa sağım yapılmaktadır. Robot sağım sistemlerinde 5 veya daha fazla süt sağımı yapılmaktadır. Mera imkânı olmayan barınaklarda inekler kapalı tutulmakta, beton zeminlerde yürümekte, daha fazla süt için yüksek genetik potansiyelli inekler seçilmekte ve beslenmelerinde yüksek enerjili yemler kullanılmaktadır. Dünya nüfusunun beslenme taleplerini karşılamak için yüksek süt verimi de beraberinde daha büyük stres getirir. Maalesef sıcak ve rutubetli bölgeler, radyasyon, hayvanların kalabalık barındırılması, sinek ve haşereler bu strese ilave olur. Bunun sonucunda da düşük süt verimi ve kalitesi mastitisin ortaya çıkması ve verimsizliğe neden olur.
Çevresel stresi azaltarak, hayvanları daha rahat bir ortama
getirebilirsek kuru madde alımını attırarak süt verimini uygun hale
getirebiliriz. Bu makale yazın sıcak ve rutubetli havalarda ineklerin rahatını
artırmak için hazırlanmıştır. Burada amaç meme enfeksiyonlarının önüne geçmek,
düşük somatik hücre sayısını sağlamak, sütün kalitesini ve miktarını artırmaktır. Stresi
en aza indirilmiş inekler daha çok yem yerler ve daha çok süt verirler
Hedeflenen yüksek süt verimi ve yüksek kuru madde tüketimi, inek
barınaklarının ve çevresel faktörlerin uygunluğu ile başarılı olur. Maksimum
yararlanma için ineklerin 11-12 saat yatmalarına olanak tanıyan uygun ölçülü
inek yataklarıyla sonuç alınır. Yataklık malzemelerinin (marangoz talaşı, kum,
pirinç kavuzu v.s) yumuşak kuru ve temiz olmasına özen gösterilmeli ve
İneklerin yattıkları zaman meme başları, mastitis etkenlerinin bulunduğu
yataklık malzemelerine temas edeceğini unutmamalıdır. Bu çevresel mikro
organizmalar streptococci
(streptococcus uberis, streptococcus dysgalactiae) ve Koliformlar
(E.koli, Klebsiella pneumomnia) temiz ve kuru zeminlerde çok az bulunur; meralar
ve kuru padoklar temiz ve kuru kaldığı için memelerin bulaşmasına olanak
tanımazlar. Ayrıca gölgelikler inekleri güneş ışınlarının yaydığı radyasyondan
korurlar. Sonuç olarak Mümkün olduğunca sıcaklık stresini azaltarak yem alımı
artacak ve süt verimi artacaktır. Hayvan
Sağlığı İçin Sıcaklık Stresinin Önemi
Kuzey Avrupa’daki modern süt işletmelerinde
hava sıcaklığının en uygun 5C-25C olduğu tespit edilmiştir. Bu hayvanların çok
düşük sıcaklıkları (-17C) tolore edebilmelerine karşın, 25C nin üzerindeki
sıcaklıklarda bu tolerasyon azalmakta hatta özellikle rutubetin %80’nin
üzerinde olma halinde daha da kötüleşmektedir. Yaşlı, ağır cüsseli ve yüksek
verimli inekler gençlere göre sıcaklık stresine daha hassastırlar. Özellikle
holstein ırkı inekler sıcaktan fazlaca etkilenirler. Güney Amerika’da yaz
aylarında sıcaklık ve rutubetin yükselmesi ineklerde ve meme sağlığı ve verimi
üzerinde olumsuz etkileri olduğu gözlenmiştir ve öncelikle güney doğu
bölgelerinde özellikle temmuz ve ağustos aylarında mastitis vakaları en yüksek
seviyeye çıkar. Aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi omatik hücre sayısı yaz aylarında artmakta, süt verimi de düşmektedir. Bu bize sıcaklık stresinin önemini bir kez daha vurguluyor. ![]() Süt endüstrisinde bu kayıplar 2.4 milyar
doları bulmakta olup bu tüm kayıpların %50sini oluşturmaktadır. Tablo1.
Süt ineklerinde sıcaklık stresine bağlı olarak değişen fizyolojik parametreler.
AZALAN ARTAN Kuru madde
alımı Kilo kaybı Yemlerin geçişi Somatik
hücre Kanın akış hızı Klinikal Mastitis Rumen Ph sı Solunum sayısı Gebelik Su tüketimi Vücut Kondisyon
Puanı Terleme Düve gelişimi Tükürük salgısı Bağışıklık Koruyucu sağlık giderler
İneklerde
Çevreye Uyum İçin En Uygun Sıcaklık Ve Rutubet Kriterleri
İnekler için en uygun ısı aralığı 10C-20C arasındadır. Bu aralıktaki
sıcaklıklar temel metabolizma için uygun vücut sıcaklığı sağlar ve bu da ineğin
konforuna olanak tanıyarak süt veriminin artışına olanak tanır. Bunun üzerinde
ki sıcaklıklarda terleme, solunum sayısı ve kan akımı hızlanır ve inekler
sıcaklık stresine girerler. Erken laktasyondaki ve yüksek verimli inekler çok
daha fazla etkilenir. Kuru madde alımının azalmasıyla süt verimi %50 ye yakın
oranlarda düşebilir. Bu sıcaklıkların artmasıyla immun sistem riske girer ve
mastitis vakaları artar. Aşağıdaki grafikte hangi sıcaklıklarla birlikte ne
kadar rutubetin bir ineğin laktasyon performansını etkilediği görülmektedir. ![]() Örnek olarak hava
sıcaklığı 22C, rutubette 30 olsun; toplamı 67 dir, bu da ineğimiz strese maruz
kalmayacağını gösterir. Sıcaklık 30C, rutubette 30 olsun bu ikisinin toplamı
THI değeri üzerinden 76 dır bu değerde hafif ve kabul edilebilir bir değerdir.
Bu sıcaklıktaki inekler stresin şiddetine göre kendini adapta edebilmek için
gölge yer ararlar, solunum sayılarını artırırlar ve az da olsa süt düşer. Kabul
edilebilir sıcaklık stresi durumlarında solunum sayısı, vücut ısısı, su
tüketimi artar yem tüketimi ve süt verimi ve gebe kalma azalır ve bundan hayvan
oldukça rahatsızdır. Şayet sıcaklık stresi şiddetli boyuta gelirse vücut
sıcaklığı yükselmeye başlar aşırı solumayla birlikte salya akıntısı başlar, su
tüketimi artar ve hayvanlar oldukça sıkıntılı bir duruma girerler. Yem tüketimi
azalır, süt verimi düşer kasılmalar başlar ve bu devam ederse hayvanları ölüme
götürür. Rutubetin yükselmesiyle beraber yükselen çevre ısısı inekten sıcaklık
atılımını azaltır ve ineğin vücut sıcaklığını yükseltir. Sonuç olarak bazı
değişken fizyolojik olaylar sonu mekanizmalarında ki sıcaklığın atılması yerine
ısının vücutta kalmasına neden olur. Örnek olarak vücut ısısını atmak için kan
damarları genişler, solunum hızlanır, salya akıntısı başlar ve terleme artar.
İnek gölge aramaya başlar hava akımı olan yere yönelir, çamura yatarak vücut
ısısını toprağa vermeye çalışır. Maalesef bu gecikmiş ısı atılımı sonrası
çevresel mikro organizmaların devreye girmesiyle mastitis artar ve yaz ayları
boyunca somatik hücre sayısında artışlar gözlenir. Bu meme sağlığını bozan
etkenlerin başında Koliler ve Streptokoklar gelir. Bunlar sıcaklık ve rutubet
ortamında meme başında çoğalır. Yaz aylarında ineklerin mastitis olmasında ki
en büyük etken uygun koşullarda barındırılmayan hayvanların kan kortizon
seviyesinin (stress hormonu) yükselmesiyle bu yükselen kortizon immun sistemi
baskılar nötrofil sayısı düşer ve mastitis etkenlerinin yok edilmesi
engellenir. Sonuçta da ineğimiz mastitise karşı savunmasız kalır. İneklerde
Sıcaklık Stresini Etkileyen Diğer Faktörler Rüzgârın
hızı, hava akımı, güneş ışınları, hayvan sağlığı, sinek ve haşereler sıcaklık
stresini etkileyen diğer faktörler arasına girer. Bunlara ilaveten coğrafik
lokasyon, deri rengi, örnek olarak orijinini kuzey yarım küreden alan bos
taurus ırkları, bos indicustan yani ekvatora yakın bölgelerden alan ırklara
göre daha hassastır. Aynı şekilde siyah derili hayvanlar açık renkli derili
hayvanlara göre sıcaktan daha çok etkilenirler. Çünkü bu hayvanlar ısıyı daha
fazla emer ve daha az atarlar. Neyse ki inekler vücutlarındaki ısıyı atmak için
bir mekanizma geliştirmişlerdir ve bu mekanizma sayesinde sıcaklık stresinden
onları rahatlatır. Kendilerini sıcak hissettiklerinde rüzgârlı alanlara doğru
hareket ederler, böylece acilen vücuttan ısı kaybı başlatılır. Ayrıca inekler
ıslak ve çamurlu toprağa yatarak vücutlarındaki ısıyı toprağa verirler. Bu
esnada damarlar genişler ve buna damarların vasodilatasyonu denir. Sonuçta bu
ısı atmosfere bırakılır. Buna ilaveten solunum sayısının artması sıcak ve
rutubetli havanın akciğerlerden buharlaştırarak atılmasını sağlar. Bunun
dışında derisinde bulunan nem, onun vücudundan emilen ısı ve buharın
göstergesidir. Bununla beraber ısı ve rutubet yükseldiğinde bu mekanizma
yavaşlayacaktır. Isı
Stresini Azaltmak İnekleri Daha Fazla Rahatlatmak İçindir.
Isı stresini azaltmak için en iyi yöntemler, taze, serin ve temiz suyun
devamlı önlerinde bulunması gerekliliğidir. Diğer yöntemlerin başında
gölgelikler, ticari klimalar, tünel havalandırmalar, duş, fan istasyonları,
göletler ve merkezi pivotlar sayılabilir. Hayvanların serinlemesin de en ucuz
ve kolay yöntem gölgeliklerdir. Küçük çiftliklerde en kolay gölgelik ağaç
gölgeleri olmakla beraber aşırı nitrojen ve idrar ağaç köklerine zarar verir.
Kalıcı gölgelikler daha iyi olmakla beraber bunları tepe üstlerine koymak daha
uygun olur; aksi takdirde ayakları ile toprağı kazarlar çamurlu bir bölge
oluştururlar ve mastitisin yayılmasına olanak tanırlar. Yer değiştirebilen
gölgelikler sayesinde ineklerin de yerleri değiştirilerek bunların önüne
geçilir. Kalıcı gölgelikler yemliklerden uzağa konulmalı aksi takdirde inekler
nerede yerlerse oraya dışkılayacakları için yatacakları yeri kirletir ve
mastitis vakalarının artmasına neden olurlar. Sadece gölgelikler solunum
sayısının %30 azaltır, bunlara ilaveten fanların konulmasıyla bu oran %67 lere
çekilecektir ve bu iki yöntemle vücut ısısı azaltılacaktır. En etkili yöntem
ise gölge, fan ve su fıskiyelerinin birlikte kullanılmasıdır. Özellikle kapalı
barınaklarda fanların kullanımı iyi bir yöntem olup ineğin vücut unda ki sıcak
havayı uzaklaştırır. İnekler sıcaklık stresi altındayken ürettikleri gross
enerjinin %20 sini ısı olarak atarlar, bu çevreye yayılır ve onları sıcak
hissettirir. Fanlar bu ısıyı ineklerin üzerinden alırlar ve inekler serinler.
Su fıskiyeleri hayvanların tüylerini ıslatarak vücut ısısını azaltır (ısı bu
yolla atmosfere yayılır.) Buharlaştırıcı soğutma sistemleri ve fıskiye destekli
fanlar, ineğin vücudundan çıkan ılık suyu buharlaştırırlar. Sıcaklık stresine
maruz kalan inekler dakikada 100 defa soluk alıp verirler. Fan ilaveleri bu
sayıyı 1,5 saat içinde 90’a fan ve su fıskiyelerinin beraber kullanımı %50
düşüş sağlayarak solunum sayısını 50’ye çekerler. Tunnel ventilasyonda bir çok
fan uzun yan duvarlara konarak hava hareketi ve hava değişimi yaparlar. Bu
fanlar negatif basınçla dakikada 400-600 kübik feet havayı dışarı atarak
ineklere taze hava çekerler. Bu fanlar havayı buharlaştırarak dışarıya atarlar
ve barınak içindeki ısı 8C derece daha aşağıdadır. İneğin vücut ısısı 1.2 C
derece düşerek sütü 2.3 lt artırırlar. ![]()
Yüksek hava akımını, ticari soğutucuları yüksek basınçlı su
püskürtücüleriyle birleştirerek gölge altında çok daha iyi neticeler
alınmıştır. Çalışmalarda bu şekilde yaklaşık %10’luk bir süt artışı, canlı
ağırlıkta da 22 gr günlük artış gözlenmiştir. Fansız ise 25 gr azalış olmuş,
fanlı sistemlerde sürüden reforma edilen hayvan sayısında azalış görülmüştür.
Bununla beraber gölgeliklere konulan fan sistemleri oldukça pahalıdır. Soğutucu
havuzlar yataklıklarla sağım hane arasına konulabilir ama bu havuzlardaki su
durgun olmayacak şekilde dizayn edilmeli ve su sürekli su devir daim
etmelidir. Bu havuzlardaki su durgun
olup değişmez ise protetheca zophii (renksiz algler) gelişir ve bu antibiyotiğe
cevap vermeyen mastitise neden olur. Bu nedenle durgun, su akımı olmayan
havuzlardan kaçınılmalıdır. Hayvanlarımızın durgun sulara, çamurlu ve gübreli
alanlara yatması engellenirse mastitisten o kadar uzaklaşırız. Sağım öncesi
ineklerin toplama alanlarında fan su püskürtmeleriyle serinletme yapılabilir,
bu alanlarda, kalabalıklığın getirdiği stres vücut ısısının ve rutubetin
artmasına neden olur. İneklerin üzerindeki suyun damlama ve kuruması için
sağıma girmeden 10-15 dakika beklenmesi lazımdır; aksi takdirde bu bulaşık su
sağım esnasında süt soğutma tanklarına girerek sütteki bakteri sayısını
artırır. Buna ilaveten bu bulaşık sıvılar meme başlıklarından pulsazyon
esnasında girerek mastitise neden olurlar. Sağım sonrası çıkışta ineklere fan
istasyonlarında duş aldırılabilir ama bu su püskürtmesi sadece ineğin üstüne ve
yanlarına yapılmalıdır. Sağım sonrası meme başlarına yaptığımız dezenfektanlar
yıkanmamalıdır. İnekler gölgelik alanlara alınmalı ama bu gölgelik alanlar
yemliklerin yanı başında olmamalı; çünkü inekler yedikleri yere dışkılarlar ve
buraya yatarlar, açık olan meme başlarından, gübrede bulunan mastitise yapan
bakteriler girerek mastitise neden olurlar.
Yeni Zelanda’da meralara kurulan pivotlar ve değiştirebilen sulama
sistemleri hem hayvanları serinletir hem de taze serin su kaynağı vazifesi
görürler. Sulama sistemleri aynı zamanda meraların sulanmasına olanak tanır.
İnekler bunlara kolayca adapta olur ve altında dururlar, başka yere ayrılmaz ve
sonuçta vücut ısıları düşer. Çevrede
Bulunan Hastalık Yapıcı Mikroorganizmaları Nasıl Azaltabiliriz ?
Açıkçası birçok durumlarda, sıcak havalarda serinlemek isteyen inekler
su içmek isterler, hastalık yapan bu bakterilerde ineğin çevresinde bulunurlar.
Ilık havaları seven bu organizmalar yem, su ve uygun ph bulduğunda çoğalırlar.
Rutubetli ve çok sıcak havalar bunların çoğalmasına yardım ederler. Özellikle
E.Koli’ler her 20-30 dakikada bir katlanarak çoğalırlar. Sonuçta çoğalan bu
bakteriler meme başında toplanırlar. Sıcaklık stresinin olduğu zamanlarda
kapalı barınaklarda hayvan yetiştiren çiftçiler daha fazla kaliteli süt almak
için yönetim kurallarına uymak zorundadırlar, ki bunlar hijyen, yataklıkların
temizliği, sağım prosedürleridir,
Çevrede yaşayan mikroorganizmalar Streptococlar (strep. Uberis,strep.
Dysgalactia, strep.parauberis,ve strep.equinus) ile birlikte E.koli’ler,
K.pneumonia ve enterobacter,citrobacter ve serratia spp. Sayılabilir.
Yataklıklarda bulunan bakterilerin sayıları, meme başında ki bakterilerin
sayılarıyla direkt bağlantılıdır. Bu da mastitise vakalarının artmasında en
büyük etmendir. Temiz altlıklar, meme loblarındaki tüylerin yakılarak
temizlenmesi, yürüyüş yollarının temizliği ilave olarak bakteri sayısının
azaltılmasına yardımcı olur. Doğum esnasında inekler temiz ve kuru bir alana
alınmalı ayrıca meraların en iyi doğumhane olduğunu unutmamalıdır.
Temiz çevre ve barınaklar, katı ve değişmez sağım prosedürleri çevresel
mikropların önüne geçmede en önemli kriterlerdir. Bekleme alanından sağım
haneye giren ineklerin memelerinde bulunan veya su fıskiyeleriyle bulaşık su ve
organik madde taşıyan meme başları kesinlikle temizlenmelidir; çünkü bunlar
yüzlerce çeşit mastitise etkeni taşıyan mikroorganizmaları beraberinde getirir.
Bunlar meme başlarında bırakılırsa sağım esnasında meme pençelerinden girerek
toplama tankına giderler ve bakteri sayısının artmasına neden olurlar.
Unutmamalıdır ki soğuk seven bakteriler soğutma tankına girdiğinde sayıları
daha artar. Dahası bu bakterilere pastörizasyonun da fazla etkisi yoktur,
ürünlerin raf ömrü kısalacaktır. Meme başlarında bulunan bakteriler ön sağım
daldırmalar uygulanarak sayıları en uygun şekilde azaltılır, buna pratikte ön
sağım daldırma denir. Bunların kullanımı köpük, sprey olarak uygulama alanı
bulmuş olup, temiz kâğıt havluyla da kurulanırsa %50 başarı elde edilir. Ön
sağım çok önemlidir, çünkü meme başındaki mikroorganizmalar temizlenir, süt
iner ve sağımcılar sütte bir bozukluk var ise görürler. Sağımcıların plastik
eldiven giymesi zorunludur; eldiven giymezlerse mikroplar ellerine yapışır ve
bu yapışan mikroplar bir inekten ötekine geçer. Plastik eldivenler mikropların
ele yapışmasını engeller. Sağımcılar bulaşık memeye dokundukları zaman elleri
bulaşır, bu bulaşık kontamine olmuş eller ile diğer ineğin memelerini
elledikleri zaman o ineğin memelerini de bulaştırmış olurlar. Eldiven giymekle
bu tür bulaşmalar en aza indirilir. Ön daldırma ön sağımı takiben yapılır, ön
sağımdan sonra yapılan ön daldırmalar meme başlarında bulunan ve sağıcının
ellerine bulaşan mikro organizmaları dezenfekte ederek öldürür. Bu
antiseptikler meme başlarında bir müddet tutularak çatlak ve yarıklara nüfus
ederek streptoccusları, coliform ve stapthycoculeri öldürür ![]()
Pratik olarak yapılan bu sağım prosedürü göstermiştir ki, E.Koli,
klebsiella, enterobakter, citrobakter, serratia, strepto uberus, strep.
Dysgalactiae ve staph. Aureus a karşı %50 etkilidir. Ön daldırma yapılarak tüm
meme başı dezenfektan ile kaplanır, sağım başlığının meme ile temasında
bulaşacak mikroplar öldürülür. Ön
sağımdan sonra meme başları en az 30 sn ön daldırma solüsyonuna maruz bırakılır
ve bunun arkasından tek kullanımlık kâğıt havlu ile temizlenir. Sağım başlığı
takılmadan önce meme başı gözle kontrol edilerek iş garantiye alınır. Sağım esnasında meme yüzeyleri mastitisli
etkenler tarafından enfekte olur ve bakteriler bir süt filmi olarak meme
başlarında ve sağım başlığında depolanır. Sağım başlığı çıktıktan sonra bu
mikroplar burada kalır ve mikroorganizmaların gelişmesine ön ayak olur. Bununla
beraber son daldırmayla birlikte bu film plakası temizlenir. İnekler sağım
bittikten sonra önlerine taze yem konarak ayakta durmaları özendirilir.
Yaklaşık bir saat çamurlu ve gübreli yerlere yatmaları engellenir. Sağım sonu
genişleyen meme başı delikleri mikropların kolayca içeri girmesine olanak
tanır, bir saat sonra meme başı kanalını çevreleyen sfinkter kasları büzüşerek
keratin tabakası bir mühür oluşturarak mikropların girişini engeller. Sıcaklık
Stresinde Beslenme Sıcaklık stresini en aza indirmede en önemli
faktör temiz ve serin sudur ve önlerinde sürekli olarak bulunmalıdır. 27 C ye
göre +4.4 daha fazla sıcaklıklarda inekler %50 daha fazla su tüketirler. Günde
113 lt den 170 lt ye kadar su içebilirler, içilen su ineğin solunumunu ve salya
atılımıyla da rutubetin atılımını sağlayarak ineği serinletir. 10 C dereceye
kadar su soğutucuları tarafından soğutulan su solunum sayısını ve vücut
sıcaklığını azaltır. Yem tüketimi artarak Rumen hareketleri artar dolayısıyla
da süt verimi de artar. Hayvan başı sulukların uzunluğu 5 cm olarak hesap
edilir. Su çok soğuk verilirse bu sefer Rumen mikrobiel aktivite ve
fermantasyon azalır bu da daha fazla enerji ve daha fazla ısı atımına neden
olur. Sıcaklık stresindeki hayvanların rasyonlarında değişikler yapılır.
Rasyonda enerji artırılır ve yem katkıları ilave edilir (bufferlar, potasyum,
karbonat, maya v.s.) Yüksek kaliteli kaba yem kullanımı sindirim sistemindeki
ısıyı azaltacak ve hayvanı rahatlatacaktır. Kaliteli mısır silajı, ikinci biçim
otlar birinci biçime göre sindirile bilirlikleri daha yüksek olduğu için yüksek
enerjiye sahiptir. Total rasyonda süt yağının devamlılığı için NDF %28-30
arasında olmalıdır. Kuru madde alımı düşerse rasyona su ilave ediniz. Sıcaklık
stresinde aşırı derecede kaybolan minerallerin yerine ilave edilerek eksiklik
tamamlanır. Rasyonun toplam kuru maddesinde tavsiye edilen %1,5 potasyum, %0.30
magnezyum ve %0.55 sodyum tavsiye edilir. Diğer katkılar olarak Aspergillus
oryzae, bira mayası, niacin ve yağda eriyen A, D, E vitaminleri önerilir.
Sıcaklığın yüksek olduğu saatlerde daha az yem porsiyonu, gece 4-6
saatlerinde ve akşam saat 9-11 arasında daha büyük porsiyonlarda yem önlerine
sunulur. Silajın kolay ısınma olasılığından dolayı az ve sık olarak verilmesi
önerilir. Rasyonun %90 nını tüketemiyorsa toplam rasyonun yağını %5-7 arasına
getiriniz. Kuru
Dönemdeki İneklerde Sıcaklık Stresi Yönetimi Kuru dönemdeki inekler sağmallara göre daha az
kuru madde tüketirler ve daha kolay üstesinden gelirler, fakat meme dokularının
gelişim bir sonraki sağım için gerekli olduğundan sıcaklık stresi kontrolü
şarttır. Kuru dönemdeki en iyi yöntem gölgelikler, fanlar ve su
püskürtmeleridir. Sadece gölgelik ile çözüme göre fanlar ve su püskürtmeleri
sayesinde serinleyen hayvanların vücut ısısında ve solunum sayısında düşme uzun
süren kuru dönem, yüksek vücut kondisyonu, sağlıklı buzağı daha fazla günlük
süt artışı (3.5lt-5 lt) sağlamıştır. Bunlara ilaveten immun sistem tehlikeye
maruz kalarak akyuvar sayılarında azalma görülür mastitis etkenlerini öldüren
savunma sistemi kapasitesi azalır. Sıcaklık
Stresindeki İneklerde Mastitis Gözetimi
Mastitis önleme teknikleriyle işi garantiye almak ancak uygun çalışma
koşullarıyla olur ve sütteki maksimum seviyeye ulaşmak için gözlem sistemleri
oluşturulmalıdır. Özellikle çevresel stresin etkili olduğu dönemlerde süt
kalitesi değer kaybeder. Gözlemler, basitçe sağım makinası filtreleri, klinikal
mastitisler, dahası tanktan ve birey alınan süt numuneleriyle somatik hücre
sayımları olarak yapılmalıdır. Süt üreticileri bunları periyodik olarak
yaparlar. Örnekte görüldüğü gibi Orta Amerika’da ki çiftliklerin somatik hücre
sayıları ay ay sayılmış ve grafikte gösterilmiştir. Böylece hangi aylarda artış
olduğu kolayca görülmektedir. Gözlem
sonucunda da tedbirler alınmalıdır. ![]()
Grafikte görüldüğü gibi iki farklı tankta son iki yıllık somatik hücre
yapılmış yüksek somatik hücre sayımlı çiftlikte temmuz ve ağustos aylarında
somatik hücrelerin daha da arttığı, ama iyi bir gözlem ve yönetimle alınan
tedbirlerle somatik hücre sayısını düşürüldüğü görülüyor. Düvelerde
Sıcaklık Stresi Kontrolü Düvelerin de sıcak havalarda rahatlatılmaya
ihtiyaçları vardır; çünkü bu düveler geleceğin süt inekleridir. Buzağılıktan itibaren
sağlıklı bir şekilde gelişmeleri, beklenen canlı ağırlığa ulaşmaları,
kızgınlığa gelmeleri, meme dokularının gelişmeleri ve ilk laktasyonlarında
maksimum süt verimine ulaşmaları ve bunu takip eden laktasyonlarında bunu
gerçekleştirmeleri hedeflenir. Gölgelikler, fanlar ve su fıskiyeleri ile
sıcaklık stresi azaltılır. Sıcaklık ve rutubet sinekler içinde ideal bir
ortamdır. Özellikle kara sinekler hortumlarıyla deriden içeriye girerek hayvanı
irrite ederler ve kan emerler. Özellikle kılsız bölgelere hücum ederek
lezyonlara neden olurlar ve hayvanları S. aureus ile enfekte ederler. Uygun ortam bulunca da meme başından girerek
ineğimizin mastitis olmasına neden olurlar. S. aureus ile enfekte olan memeler
özellikle düvelerde meme gelişimine etkileyerek doğumdan sonra daha düşük
verimine neden olurlar. Sıcaklık stresini engellemek için konulan fanlar,
gölgelikler ve su fıskiyeleri bu sinek kümelerini etkisizleştirir. Bununla
beraber sinek kovucular, tozlar, spreyler, larvacidler ve yem ilaveleriyle
mücadele edilir. Larvacidler inekler tarafından yenilir gübreyle atılır ergin
sinekler larvalarını buraya bırakır, gübrede bulunan kurtçuklar bunları yiyerek
yok eder ve böylece sinek popülasyonunu azaltır. |
» Aktif Ziyaretçi: 1 | » Bugün Gelen: 11 | » Toplam Ziyaretçi: 68726 | » Bu sitemizi ziyaretiniz |